🌗 Neml Suresinin 62 Ayeti Fazileti
Cüzde) SECDE AYETLERİ. [*] Secdeyi Vacib Kılan Ayetler ve Mealleri [*]Kur’an-ı Kerîm’de on dört yerde secde âyeti bulunmaktadır Bu süreler ve âyet numaraları aşağıda verilmiştir: “Kuşkusuz Rabbin katındakiler O’na kulluk etmekten kibirlenmezler, O’nu tesbih eder ve yalnız O’na secde ederler” A’raf, 206
NemlSuresi 62. ayeti kerime: (Onlar mı hayırlı) Yoksa darda kalana kendine yalvardığı zaman karşılık veren ve (başındaki) sıkıntıyı gideren, sizi yeryüzünün
İşte, Nur suresinin 35. ayeti anlamı, fazileti, Türkçe meali ve tefsiri ve Türkçe ve Arapça okunuşu 20 Ocak 2022 , Perşembe 13:42 Son Güncellenme: 20.01.2022 13:
Bakara Suresinin Faziletleri ve Sırları. 1- Şifalıdır. 2- Dünya şerrinden korur, ahiret tehlikesinden korur. 3- Dünyanın ve Cennetin hazinesidir. 4- İnsanlara medeniyet dersi veren suredir. 5- Surede dünya huzuru ve ahiret saadeti anlatılmıştır. 6- Bakara suresinde bin emir, bin nehiy yani yasaklama, bin hüküm ve bin bilgi vardır.
NemlSuresi 59-62. Ayet Tefsiri. Neml Suresi 63. Ayet Tefsiri. Neml Suresi 64. Ayet Tefsiri. Diğerleri yanında varlığın, oluşun ve hayatın başlaması, devam etmesi ve yaratılışın yenilenmesi de Allah’ın varlığını ve birliğini gösteren delillerdendir (yaratılış hakkında bilgi için bk. Yûnus 10/4, 34; Ankebût 29/19).
En’am Suresinin Fazileti Hakkında Hadisi Şerifler Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: "Yetmiş bin (70.000) melek, tesbih ve hamd sözleriyle bu surenin inişine eşlik etti."(1) Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: "En’am suresini okuyan kimseye Allah’u Teala azametiyle rahmetini neşreder ve bu surenin indirilişinde hazır bulunan yetmiş bin (70.
NemlSuresi 62. Ayet. Ayeti Dinle. Meal Ekle/Çıkar. Hepsini Seç/Sil. Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.
cAN6J7D. Hakkında Zümer sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 75 âyettir. İsmini 71 ve 73. âyetlerde geçen “zümreler, gruplar, bölükler” mânasına gelen اَلزُّمَرُ zümer kelimesinden alır. 22. âyette geçen ve “köşkler, odalar” mânasına gelen اَلْغُرَفُ ğuref kelimesi de sûreye isim olmuştur. Resmî tertîbe göre 39, iniş sırasına göre 59. sûredir. Nuzül Mushaftaki sıralamada otuz dokuzuncu, iniş sırasına göre elli dokuzuncu sûredir. Sebe’ sûresinden sonra, Mü’min Gåfir sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Allah’ın rahmetinden ümit kesilmemesi gerektiğini belirten 53. âyetten itibaren üç veya yedi âyetin Medine döneminde indiği yolunda rivayetler varsa da bu rivayetler zayıf bulunmaktadır bk. İbn Âşûr, XXIII, 311. Konusu Sûrede ağırlıklı olarak tevhid inancının ve Allah’a ihlasla kulluk yapmanın ehemmiyeti ele alınır. Bir taraftan da şirkin bâtıllığı, saçmalığı ve kötü neticeleri geniş izahlarla beyân edilir. Mekke’de müşriklerin mü’minlere şiddetli baskı uyguladıkları bir dönemde indiği anlaşılan sûre, müslümanların gerektiğinde hicret etmelerine kapı aralar. Peygambere ve mü’minlere, ne tür zor şartlar altında olurlarsa olsunlar, dinlerinden asla taviz vermemeleri hatırlatılır. Çünkü tevhid inancının zedelenmesi, sonuç itibariyle bütün amellerin boşa çıkması gibi ağır kayıplara yol açabilecektir. Bu hususta peygamberin durumu bile diğerlerinden farksızdır. Sûre kıyâmetten bahsederek; tevhid ehlinin erişeceği hayırlı netice ile, şirke düşenlerin düçar kalacakları kötü sonu tesirli bir şekilde sahneleyip, dinleyenlerine hem iki farklı neticeyi mukayese etme, hem de ikisi arasında tercihte bulunma fırsatı sağlayarak son bulur. Fazileti Hz. Aişe, Resûl-i Ekrem her gece yatmadan evvel Zümer ve İsrâ sûrelerini okuduğunu rivayet eder. Tirmizî, Sevâbu’l-Kur’an 21
Sûre Hakkında Bu sûre, Mekke'de nâzil olmuştur. 93 doksanüç âyettir. "Neml" karınca demektir. 18. âyetinde, Süleyman aleyhisselâmın ordusuna yol veren karıncalardan söz edildiği için sûre bu ismi almıştır. Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla 1. Tâ-Sîn.1 Bunlar Kur'an'ın, apaçık bir kitabın âyetleridir. 1 "Hurûf-u mukatta'a" adı verilen bu tür harfler için, Bakara sûresinin ilk âyetinin dipnotuna bakınız. 2,3. Kur'an, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve ahirete de kesin olarak inanan mü'minler için bir hidayet rehberi ve bir Şüphesiz, ahiret hayatına inanmayanların işlerini biz kendilerine güzel göstermişizdir de o yüzden bocalayıp Onlar, azabın en kötüsü kendilerine has olan kimselerdir. Onlar ahirette en çok ziyana Şüphesiz bu Kur'an sana, hüküm ve hikmet sahibi, hakkıyla bilen Allah tarafından Hani Mûsâ, ailesine, "Ben bir ateş gördüm, ondan size bir haber, yahut ısınasınız diye bir kor ateş getireceğim" demişti.2 2 Mûsâ peygamberin bu yolculuğu için ayrıca bakınız Tâ-Hâ sûresi, âyet 10 ve devamı. 8. Mûsâ Ateşe varınca ona şöyle seslenildi "Ateşin başındaki de çevresindekiler de kutlu olsun! Âlemlerin Rabbi olan Allah, eksikliklerden uzaktır."9. "Ey Mûsâ! Gerçek şu ki, ben mutlak güç sahibi, hüküm ve hikmet sahibi olan Allah'ım."10. "Değneğini at." Mûsâ değneğini attı. Onu yılanmış gibi hareket eder görünce, dönüp ardına bakmadan kaçtı. Allah, şöyle dedi "Ey Mûsâ, korkma! Benim katımda peygamberler korkmazlar."11. "Ancak kim zulmeder de sonra yaptığı kötülüğün yerine iyilik yaparsa bilsin ki şüphesiz ben çok bağışlayıcıyım, çok merhamet edenim."12. "Elini koynuna sok; Firavun'a ve onun kavmine gönderilen dokuz mucizeden biri olarak, kusursuz bembeyaz olarak çıksın. Çünkü onlar fasık bir kavimdir."3 3 Hz. Mûsâ'nın bu mucizesi ile ilgili olarak ayrıca bakınızTa-Hâ sûresi, âyet, 22-23. 13. Nitekim âyetlerimiz kendilerine gerçeği gösterecek biçimde gelince, "Bu apaçık bir sihirdir" Kendileri de bunların hak olduklarını kesin olarak bildikleri hâlde, sırf zalimliklerinden ve büyüklük taslamalarından ötürü onları inkâr ettiler. Ama bozguncuların sonunun nasıl olduğuna bir bak!"15. Andolsun! Biz Dâvûd'a ve Süleyman'a ilim verdik. Onlar, "Hamd, bizi mü'min kullarının birçoğundan üstün kılan Allah'a mahsustur" Süleyman, Dâvûd'a varis oldu ve, "Ey insanlar, bize kuş dili öğretildi ve bize her şey verildi. Şüphesiz bu, apaçık bir lütuftur" Süleyman'ın, cinlerden, insanlardan ve kuşlardan meydana gelen orduları onun önünde toplandı. Hep birlikte düzenli olarak sevk Nihayet karınca vadisine geldikleri vakit bir karınca, "Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin, Süleyman ve ordusu farkına varmadan sizi ezmesinler" Süleyman, onun bu sözüne tebessüm ile gülerek dedi ki "Ey Rabbim! Beni; bana ve ana-babama verdiğin nimetlere şükretmeye ve razı olacağın salih ameller işlemeye sevk et ve beni rahmetinle salih kullarının arasına kat!"20. Süleyman, kuşlara göz atıp yokladı ve şöyle dedi "Hüdhüd'ü niçin göremiyorum? Yoksa kayıplara mı karıştı?"21. "Bana mazeretini gösteren apaçık bir delil getirmedikçe kesinlikle onu ağır bir şekilde cezalandıracağım, ya da kafasını keseceğim."22. Derken Hüdhüd çok beklemedi, çıkageldi ve Süleyman'a şöyle dedi "Senin bilmediğin bir şey öğrendim. Sebe'den sana sağlam bir haber getirdim."23. "Ben, onlara Sebe halkına hükümdarlık eden, kendisine her şeyden bolca verilmiş ve büyük bir tahtı olan bir kadın gördüm."24. "Onun ve kavminin, Allah'ı bırakıp güneşe taptıklarını gördüm. Şeytan, onlara yaptıklarını süslü göstermiş ve böylece onları yoldan çıkarmış. Bu yüzden de onlar doğru yolu bulamıyorlar."25. "Göklerde ve yerde gizli olanı ortaya çıkaran, sizin gizlediğiniz ve açığa vurduğunuz şeyleri bilen Allah'a secde etmesinler diye şeytan onları yoldan çıkarmış."26. Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayandır. Büyük Arş'ın Süleyman, Hüdhüd'e şöyle dedi "Doğru mu söylüyorsun, yoksa yalancılardan mısın, göreceğiz."28. "Benim şu mektubumu götür onlara at, sonra da yanlarından ayrıl ve ne sonuca varacaklarına bak."29. Sebe kraliçesi Belkıs dedi ki "Ey ileri gelenler! Bana çok önemli bir mektup atıldı."30,31. "Mektup, Süleyman'dan gelmiştir. O, 'Bismillâhirrahmânirrahîm' diye başlamakta ve içinde 'Bana karşı büyüklük taslamayın ve teslimiyet göstererek bana gelin' denilmektedir."32. "Ey ileri gelenler! Durumum hakkında bana görüş bildirin. Sizler yanımda bulunmadıkça hiçbir işe kesin olarak karar vermem."33. Dediler ki "Biz güçlü kimseleriz ve çetin savaşçılarız. Emir senin. Ne emredeceğini düşün."34. Kraliçe Belkıs şöyle dedi "Krallar bir memlekete girdi mi, orayı harap ederler ve halkının ileri gelenlerini zelil hâle getirirler. İşte onlar böyle yaparlar."35. "Ben onlara bir hediye gönderip, elçilerin ne haber ile döneceklerine bakacağım."36. Elçilerin sözcüsü Süleyman'ın huzuruna gelince, Süleyman ona şöyle dedi "Siz beni mal ile desteklemek ve böylece etkilemek mi istiyorsunuz? Oysa Allah'ın bana verdiği, size verdiğinden daha hayırlıdır. Fakat hediyenizle ancak siz sevinirsiniz."37. "Sen onlara dön. Andolsun, biz onlara, karşı koyamayacakları ordularla gelir ve onları oradan aşağılanmış ve küçük düşürülmüş olarak çıkarırız."38. Süleyman, "Ey ileri gelenler! Onlar bana teslim olmadan önce hanginiz bana onun kraliçenin tahtını getirebilir?"39. Cinlerden bir ifrit4, "Sen yerinden kalkmadan ben onu sana getiririm ve şüphesiz ben, buna güç yetirecek güvenilir biriyim" dedi. 4 İfrit, "Şeytanî özelliklerde ileri gitmiş, tuttuğunu devirir, güçlü, becerikli, ele avuca sığmaz" demektir. İfade, hem insanlar hem de cinler için kullanılır. 40. Kitaptan bilgisi olan biri, "Ben onu, gözünü kapayıp açmadan önce sana getiririm" dedi. Süleyman, tahtı yanında yerleşmiş hâlde görünce şöyle dedi "Bu, şükür mü, yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni denemek için, Rabbimin bana bir lütfudur. Kim şükrederse ancak kendisi için şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse bilsin ki Rabbim her bakımdan sınırsız zengindir, cömerttir."41. Süleyman, "Tahtını tanınmaz hâle getirin. Bakalım tanıyacak mı, yoksa tanımayacaklardan mı olacak?" Belkıs gelince, "Senin tahtın böyle mi?" denildi. O da, "Sanki o! Fakat zaten daha önce bize bilgi verilmişti ve biz teslimiyet göstermiştik" Daha önce Allah'tan başka taptığı şeyler ona engel olmuştu. Çünkü o inkâr eden bir kavimden Ona "köşke gir" denildi. Köşkü görünce onu zeminini derin bir su sandı ve eteklerini topladı. Süleyman, ona "Bu, zemini billurdan döşenmiş bir köşktür" dedi. Belkıs, "Ey Rabbim! Şüphesiz ben nefsime zulmetmiştim. Şimdi ise Süleyman ile birlikte âlemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum" Andolsun biz, "Allah'a kulluk edin" diye uyarması için Semûd kavmine, kardeşleri Salih'i peygamber olarak göndermiştik. Bir de ne görsün, onlar birbiriyle çekişen iki grup Salih, onlara "Ey kavmim! Niçin iyilikten önce kötülüğün acele gelmesini istiyorsunuz? Merhamet edilmeniz için Allah'tan bağışlanma dileseniz ya!"47. Onlar, "Sen ve beraberindekiler yüzünden uğursuzluğa uğradık" dediler. Salih, "Sizin uğursuzluğunuzun sebebi Allah katındayazılıdır. Aslında siz imtihan edilmekte olan bir kavimsiniz" Şehirde dokuz kişilik bir çete vardı. Bunlar yeryüzünde bozgunculuk yapıyorlar ve ıslaha Aralarında Allah adına and içerek şöyle dediler "Mutlaka onu ve ailesini geceleyin öldüreceğiz, sonra da velisine; 'Biz onun ailesinin öldürülüşüne şahit olmadık. Biz kesinlikle doğru söyleyenleriz', diyeceğiz."50. Onlar bir tuzak kurdular. Farkında değillerken Allah da bir tuzak kurdu.5 5 Âyetteki "Allah'ın tuzak kurması" ifadesi mecazî olup, "inkârcılara mühlet verip sonra onları ansızın yakalaması", "inkârcıların inkârlarına ceza ile karşılık vermesi" gibi anlamlar ifade eder. 51. Bak, onların tuzaklarının sonucu nasıl oldu Biz onları ve kavimlerini topyekûn helâk İşte zulümleri yüzünden harabeye dönmüş evleri! Şüphesiz bunda bilen bir kavim için bir ibret İman edip Allah'a karşı gelmekten sakınmakta olanları ise Lût'u da Peygamber olarak gönderdik. Hani o, kavmine şöyle demişti "Göz göre göre, o çirkin işi mi yapıyorsunuz?"55. "Siz kadınları bırakıp şehvetle erkeklere mi varıyorsunuz? Doğrusu siz ne yaptığını bilmez bir toplumsunuz."56. Bunun üzerine kavminin cevabı ancak şöyle demek oldu "Lût'un ailesini memleketinizden çıkarın. Çünkü onlar temiz kalmak isteyen insanlarmış!"57. Biz de onu ve ailesini kurtardık. Ancak karısı başka. Onun geride kalıp helâk olmasını takdir Onların üzerine bir yağmur gibi taş yağdırdık. Başlarına gelecekler konusunda uyarılanların yağmuru ne kötüydü!6 6 Aynı olay için bakınız Şu'arâ sûresi, âyet, 173. 59. Ey Muhammed! De ki "Hamd Allah'a mahsustur. Selâm onun seçtiği kullarına." Allah mı daha hayırlıdır, yoksa onların ortak koştukları mı?60. Yahut gökleri ve yeri yaratan ve size gökten yağmur indirip, onunla, ağaçlarını sizin yetiştiremeyeceğiniz gönül alıcı güzel bahçeler meydana getiren mi? Allah ile birlikte başka ilâh mı var!? Hayır, onlar Allah'a eş tutan bir kavimdir.7 7 Âyetin son cümlesi, "Hayır, onlar hakka sırt çeviren bir kavimdir" şeklinde de tercüme edilebilir. 61. Yahut yeryüzünü karar kılma yeri yapan, içinde nehirler akıtan, onun için oturaklı dağlar yapan ve iki denizin arasına bir engel koyan mı? Allah ile birlikte başka bir ilâh mı var!? Hayır, onların çoğu bilmiyor!62. Yahut kendisine dua ettiği zaman zorda kalmışa cevap veren ve başa gelen kötülüğü kaldıran, sizi yeryüzünün halifeleri kılan mı? Allah ile birlikte başka ilâh mı var!? Ne kadar az düşünüyorsunuz!63. Yahut karanın ve denizin karanlıklarında size yolunuzu gösteren ve rahmetinin önünden rüzgârları bir müjdeci olarak gönderen mi? Allah ile birlikte başka bir ilâh mı var!? Allah, onların ortak koştuklarından Yoksa, başlangıçta yaratmayı yapan, sonra onu tekrarlayan ve sizi gökten ve yerden rızıklandıran mı? Allah ile birlikte başka bir ilâh mı var!? De ki, "Eğer doğru söyleyenler iseniz kesin delilinizi getirin."65. De ki "Göktekiler ve yerdekiler gaybı bilemezler, ancak Allah bilir. Onlar öldükten sonra ne zaman diriltileceklerinin de farkında değildirler."66. Ahiret gününün gerçekleşeceği hakkında bilgi peygamberler aracılığı ile onlara peş peşe gelmiştir. Fakat onlar bu konuda şüphe içindedirler. Daha doğrusu onlar ahiretten yana İnkâr edenler dediler ki "Biz ve babalarımız toprak olmuş iken mi, gerçekten bizler mi diriltilip çıkarılacağız?"68. "Andolsun, bizler de bizden önce babalarımız da bununla tehdit edilmiştik. Bu, öncekilerin masallarından başka bir şey değildir."69. De ki "Yeryüzünde dolaşın da suçluların sonunun nasıl olduğuna bir bakın."70. Onlardan yana üzülme. Kurdukları tuzaklardan ötürü de sıkıntıya Onlar, "Eğer doğru söyleyenler iseniz, bu tehdit ne zaman gerçekleşecek?" De ki "Belki de acele gelmesini istediğiniz şeyin bir kısmı size çok yaklaşmıştır."73. Şüphesiz senin Rabbin insanlara karşı lütuf sahibidir. Ancak onların çoğu Şüphesiz senin Rabbin, onların kalplerinin gizlediği şeyleri de, açığa çıkardıklarını da mutlaka Gökte ve yerde gâib gizli hiçbir şey yoktur ki apaçık bir Kitap'ta Levh-i Mahfuz'da Şüphesiz bu Kur'an, İsrailoğullarına üzerinde ayrılığa düştükleri şeylerin çoğunu Şüphesiz o, elbette mü'minler için bir hidayet ve bir Şüphesiz senin Rabbin, onların arasında hükmünü verecektir. O, mutlak güç sahibidir, hakkıyla Öyle ise Allah'a tevekkül et. Çünkü sen apaçık bir hak üzere Şüphesiz sen ölülere duyuramazsın. Arkalarına dönüp kaçarlarken sağırlara da çağrıyı Körleri sapıklıklarından vazgeçirip doğru yola getiremezsin. Ancak âyetlerimize inanıp da müslüman olmuş olanlara Kıyametin kopacağına dair o söz başlarına gelince, onlar için yerden kendilerine bir dâbbe canlı bir yaratık çıkarırız. O, onlara insanların âyetlerimize kesin olarak inanmadıklarını Her ümmetten âyetlerimizi yalanlayanlarından bir grubu toplayacağımız ve bunların topluca hesap yerine sevk edilecekleri günü hatırla.8 8 Bu âyet şu şekilde de tercüme edilmektedir "O gün her ümmetten âyetlerimizi yalanlayanları bir grup hâlinde toplayacağız. Bunlar topluca hesap yerine sevk edileceklerdir." 84. Hesap yerine geldiklerinde Allah şöyle der "Siz benim âyetlerimi, onları ilmen kavramamışken yalanladınız öyle mi? Yoksa ne yapıyordunuz ki?!"85. Zulümlerinden dolayı sözü edilen azap tepelerine iner de artık Onlar görmüyorlar mı ki, biz geceyi içinde rahat etsinler diye, gündüzü de her şeyi gösterici aydınlık olarak yarattık. Şüphesiz bunda inanan bir toplum için elbette Allah varlığını gösteren deliller Sûr'a üfürüleceği ve Allah'ın dilediği kimselerden başka göklerdeki herkesin, yerdeki herkesin korkuya kapılacağı günü hatırla. Hepsi de boyunlarını bükerek O'na Dağları görürsün, onları hareketsiz sanırsın. Hâlbuki onlar bulutların geçişi gibi hareket ederler. Bunu, her şeyi sağlam ve yerli yerince yapan Allah yapmıştır. Şüphesiz O, yaptıklarınızdan hakkıyla Her kim iyi amel getirirse, ona ondan daha hayırlısı vardır. Onlar o gün korkudan Kimler de kötü amel getirirse, yüzüstü ateşe atılırlar. Onlara, "Ancak yaptıklarınızın karşılığını görüyorsunuz" denir.91,92. De ki "Bana ancak, bu beldenin Mekke'nin; onu mukaddes kılan ve her şey kendisine ait olan Rabbine kulluk yapmam emredildi. Yine bana, müslümanlardan olmam ve Kur'an'ı okumam emredildi." Artık kim doğru yola girerse yalnız kendisi için girer. Kim de doğru yoldan saparsa, de ki "Ben ancak uyarıcılardanım."93. De ki "Hamd Allah'a mahsustur. O, âyetlerini size gösterecek ve siz de onları tanıyacaksınız. Rabbin, yaptıklarınızdan habersiz değildir."
TEFSİR Buna göre› Allah, el açıp kendine yalvaran darda kalmış kullarının imdâdına yetişir, dualarına icâbet eder ve sıkıntılarını muztar, zaruret ve çaresizlik içinde kalmış, bunalmış, hiçbir güç ve tâkati olmayan kimsedir. Allah Teâlâ’nın, ancak dilediği kullarının duasına icâbet etme ve sıkıntılarını defetme muhtariyeti olmakla birlikte bk. Enâm 6/41, burada çoğunlukla çâresizlik hâlinde duanın kabul olunacağına bir işaret, hatta müjde vardır. Çünkü çâresizlik anlarında ihlas ortaya çıkar, kul tüm fâni varlıklardan gönlünü koparıp Rabbine bağlar, imansızlar imana gelir, böylece ilâhî rahmet ve inâyet nâzil bunalmış, çâresiz kimsenin duası hakkında şu izahı yapar“Allahım! Ben senin rahmetini ümit ederim. Bunun için bir göz açıp kırpacak kadar bir müddet dahi beni nefsimin eline bırakma! Bütün işlerimi sen ıslah eyle. Senden başka hiçbir ilâh yoktur.” Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 42Efendimiz şöyle buyurur“Üç dua vardır ki, bunların mutlaka kabul olunacağında hiçbir şüphe yoktur Mazlumun duası, yolcunun duası ve babanın evladına duası.” Tirmizî, Birr 7/1905› Peyderpey gelip geçen önceki nesillerin yerine bizi halef yapan, burada bize yaşama imkânı veren, lütfettiği akıl, irade ve ilim kuvvetiyle bizi yeryüzünün hâkimleri yapan da, yapacak olan da Allah’ da çok büyük bir lütf-i ilâhîdir. Dolayısıyla bu cümle, müminlere daha henüz İslâm’ın başlangıcında iken gelecekte İslâmî hâkimiyetin gerçekleşeceğini vaat eden büyük bir müjdeyi ihtiva eder. Sûrenin başındaki “Bu Kur’an, mü’minlere doğru yolu gösteren bir rehber ve büyük bir müjdedir” Neml 27/2 tebşirâtı ile, Hz. Dâvûd ve Hz. Süleyman’ın hükümdarlık kıssasının burada zikredilmesi de bu mânaya ışık tutmaktadır. Hem ferdi hem de toplumu alakadâr eden bu gerçekleri düşünüp ders alan kişi, Allah’ın ulûhiyet ve rubûbiyette tek olduğunu anlayacaktır.› Bize kara ve denizin karanlıklarında yol gösteren, bir kısım kulları için ilâhî bir rahmet tecellisi olan yağmurun öncesinde müjdeci olarak rüzgârları gönderen de Allah’ da birer büyük nimettir. Bu âyet-i kerîmede kara ve deniz yolculukları sâyesinde gerçekleştirilecek cihâdla İslâm fetihlerinin ilerleyeceği haber verilmektedir. Bunları lütfeden ve bundan böyle de lütfedecek olan Allah, bütün ortaklardan yücedir.› Son olarak Allah’ın varlık ve birliğini gözler önüne serip gönülleri âhirete yönlendiren hem afâkî hem de enfüsî bir delile yer verilir. Tüm varlığı başlangıçta yoktan yaratan Allah olduğu gibi, onların yaratılışını belki milyonlarca hatta milyarlarca yıldır kesintisiz devam ettirmektedir. Kıyamette ise gökleri, yeri ve içindekileri büyük bir inkılapla altüst edip yeni bir düzenleme ile bir kez daha yaratacaktır. Dünya hayatından sonra âhiret hayatını gerçekleştirecektir.› Bu afâkî delilden sonra tekrar enfüsî bir delile geçilerek, bizi hem gök hem de yer cihetinden rızıklandıranın Allah olduğu haber halde Allah ile beraber başka bir ilâhın olması nasıl tasavvur edilebilir? Çünkü O’nunla birlikte bir ilâh daha olsaydı, ilk defa yaratma başlayamazdı. İki denk kudret bir birine mani olur, aralarında çatışma çıkardı. Biri galip gelse, mağlub olan ilâh olamaz, gelmese hiçbiri ilâh olamaz ve bir şey yaratılmazdı. Neticede şu görülen yaratılış nizamı bulunamaz, bizler de yerden ve gökten rızıklanamazdık. Demek ki, bu yaratılışı ta başından planlayan, yapan, kullarını gökten ve yerden maddî ve manevî sayısız rızıklarla rızıklandıran ve sonra onları öldükten sonra tekrar diriltip hesaba çekecek olan Allah Teâlâ’dan başka tapılacak hiçbir şey yoktur. Bu hakikate karşı ileri sürülebilecek doğru bir delil bulmak da mümkün Rabbimize ait önemli sıfatlardan biri de, hiçbir yaratığın bilmesinin mümkün olmadığı gaybı yani bizim duyularımızın algı alanı dışında kalan şeyleri yalnızca O’nun biliyor olmasıdır Kaynak Ömer Çelik Tefsiri
Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır. İnnehu min suleymâne ve-innehu bismiAllâhi-rrahmâni-rrahîmiO, gerçekten de Süleyman'dan geliyor ve gerçekten de içinde şunlar yazılı Rahman ve rahim Allah Adıyla. “Bu mektup Süleyman’dandır ve Rahman, Rahim olan Allah’ın adıyla başlamaktadır.” Mektup, Süleyman'dan geliyor ve dünyada herkese, ahirette sadece mü'minlere acıyan Allah adına yazılmış.“Mektup Süleyman'dandır. Sınırsız rahmeti ve engin merhameti ile hayat veren, yaşatan, koruyan, rahmetine merhametine, lütfuna, mükâfatlarına ve hayırlara mazhar eden, Rahman ve rahim olan Allah'ın izni ve yardımıyla, Allah'ın adıyla başlamaktadır.”Bu mektup, Süleyman'dan ve Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla başlıyor.'Gerçek şu ki, bu, Süleyman'dandır ve 'Şüphesiz Rahman ve Rahim Olan Allah'ın Adıyla' başlamaktadır.'O, muhakkak ki Süleyman'dandır ve o mektubun ilk satırı bismillâhirrahmânirrahîm' gelme ve “Bismillahirrahmanirrahim” ile başlıyor.“Mektup Süleyman'dandır, rahmet ve merhametin kaynağı olan Allah'ın adıyla başlamaktadır.”29,30. Seb'e egemeni dedi ki Ey öne gelenler! Bana Süleyman'dan, esirgeyen, yarlıgayan, Allah adıyla başlayan bir güzel kitap geldi!Mektup, Süleyman'dan geliyor ve Rahman ve Rahim olan Allah'ın adı ile 30, 31. Belkıs memleketinin eşrâfına "Bakınız bana muhterem bir mektûb geldi. Bu mektûb Süleymân’dandır, münderecâtı da şudur Müşfik ve rahîm olan Allâh’ın nâmına söylüyorum bana karşu gelmeyiniz. Bil’akis bana ilticâ idiniz, müslim olunuz" Sebe melikesi "Ey ileri gelenler! Bana, Bismillahirrahmanirrahim diye başlayan ve 'sakın bana karşı baş kaldırmayın ve teslim olarak gelin' diyen Süleyman'dan gönderilen önemli bir mektup bırakıldı" dedi.*30,31. “Mektup, Süleyman’dan gelmiştir. O, Bismillâhirrahmânirrahîm’ diye başlamakta ve içinde Bana karşı büyüklük taslamayın ve teslimiyet göstererek bana gelin’ denilmektedir.”Mektup Süleyman'dandır, rahmân ve rahîm olan Allah'ın adıyla başlamakta dır."O, Süleyman'dandır, ve o, 'Rahman ve Rahim ALLAH'ın İsmiyle' dir"Bu ayette geçen 'Besmele', 19 sure önce 9. Surenin başında kayıp olan 'Besmele'yi karşılamaktadır. Bu, 'Besmele'lerin sayısını 114 19x6 ya çıkarmakt... Devamı.."Mektup Süleyman'dandır, Rahmân ve Rahîm Allah'ın adıyla başlamaktadır. "Süleymandan ve, o Rahmân, rahîm Allahın ismiyle“O, Süleyman'ın mektubudur. Rahmeti Bol ve Kesintisiz olan Allah'ın adıyla başlıyor.”O, gerçek Süleymandandır ve O, hakıykaten rahman ve rahim olan Allahın adiyle»,“Şübhesiz ki o, Süleymân'dandır ve gerçekten o 'Rahmân, Rahîm olan Allah'ın ismiyle' diye başlamaktadır.”33Bakınız; Fâtiha Sûresi, sâhife 1, hâşiye 2“O mektup Süleyman’dan ve merhametli, esirgeyen bağışlayan Allah’ın adıyla başlıyor.”İşte Süleyman’dan geliyor bu. Bakın, acıyıcı, esirgeyici Allah’ın adıyla başlıyor,29, 31. Çavuş kuşu böyle yaptı, kadın dedi ki Ey eşraf! Bana mühürlü [³] bir mektup atıldı. O mektup Süleyman tarafındandır. Esirgeyen, bağışlayan Tanrı adıyle» başlıyor. Mazmunu şöyledir — Bana karşı, kendinizi yüksek tutmayın, haddinizi bilin gelip bana itaat edin» [⁴].[3] Veya getireni belli değil veya mühim bir mektup veya mazmunu gayet iyi veya göndereni muazzam bir şüphesiz o Süleyman’dandır ve muhakkak Rahmân, Rahîm Allah’ın adıyladır.” diye başlıyor ve devamında“Şüphesiz bu mektup, Süleyman'dandır ve şüphesiz “Rahman ve Rahim Olan Allah'ın adıyla” diye başlamaktadır.”“Mektup Süleyman’dan geliyor ve Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla’ başlıyor.”“O, Süleyman’dandır. O, şöyledir Rahîm Rahmân Allah’ın Adıyla’.Mektup Süleyman'dan, ' Her şeye sevgi ile hakim Allah adıyla' diye başlıyor. "Mektup Süleyman’dan geliyor. Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla başlamaktadır."29,30,31. Belkıs “Ey yöneticiler! Bana Süleyman’dan gelen, [Rahmân], [Rahîm] olan Allah’ın adıyla’ diye başlayan ve Bana baş kaldırmayın; teslim olarak bana gelin!’ mesajını içeren çok değerli bir mektup gönderildi.” demişti.Ve devamla “Mektup hem Süleyman’dan geliyor hem de Rahman, Rahîm Allah’ın adıyla başlıyor.”¹1 Bu âyetten, bütün resmi ve özel yazışmalara “besmele” ile başlamanın gerektiği Süleyman’dan geliyor ve çok acıyıp esirgeyen sınırsız rahmet sahibi Allah adına mektup Süleyman’dan, çok merhametli, çok şefkatli Allah’ın adıyla başlıyor ve 1/1, 11/41Evet o Süleyman’dan gelen bir mektup ve o şöyle başlıyor Rahmân Rahîm Allah’ın adıylaO muhakkak ki, Süleyman tarafından ve şüphe yok ki o, 'Rahmân, Rahîm olan Allah'ın ismiyle' başlanarak yazılmıştır.»30, 31. Mektup Süleyman'dandır ve “rahman ve rahîm olan Allah'ın adıyla” diye başlayıp “Bana karşı kibirlenmeyin, itaat ve teslimiyet göstererek yanıma gelin! ” diye devam etmektedir. Müslimîn kelimesinin itaat ve iman etme olarak iki anlamı vardır. Bazı müfessirlere göre her iki anlam birden kasdedilerek “İtaat ve iman etmiş olarak... Devamı..O Süleyman'dandır ve Rahman ve Rahim Allah'ın adiyle başlamaktadır.Kimden suâline cevâben "Süleymân'dan olub mündericâtı besmeledir."Süleyman’dan geliyor; iyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla Süleyman'dan ve çok merhametli, çok şefkatli Allah'ın adıyla başlıyor..“Süleyman'dan geliyor ve Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla başlıyor."Süleyman'dan bir mektup. Rahman ve Rahîm Allah'ın adıyla başlıyor."“bayıķ ol süleymān’dandur daħı bayıķ ol Tañrı adıyıla rūzį virici raḥmet ķılıcı.”ki ol Süleymāndandur. Daḫı ol Tañrı adı‐y‐la başlanmış ve içinde yazılmışkiO məktub Süleymandandır və o “bismillahir-rəhmanır-rəhim”lədir bismillahla başlanır.Lo! it is from Solomon, and lo! it is In the name of Allah the Beneficent, the Merciful;"It is from Solomon, and is as follows ´In the name3270 of Allah, Most Gracious, Most Merciful3270 Solomon expressly begins his letter with the formula of the true and universal Religion of Unity, and he invites to the true Faith the new people... Devamı..
Duaların daha hızlı kabülü için herdaim okumaya devam edelim. Ayeti Kerime olduğundan abdestli okumaya özen gösterelim. Başta bir kere اَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ Eûzu billahi mineş-şeytânirracîm. Bismillahirrahmanirrahîm. demek yeterlidir, isterseniz arada tekrar besmele çekebilirsiniz. أَنَا آتِيكَ بِهِ قَبْلَ أَن يَرْتَدَّ إِلَيْكَ طَرْفُكَ فَلَمَّا رَآهُ مُسْتَقِرًّا عِندَهُ قَالَ هَذَا مِن فَضْلِ رَبِّي Ene âtîke bihî kable en yertedde ileyke tarfuke, fe lemmâ raâhu mustekırran indehu kâle hâzâ min fadlı rabbî... Ene atike bihi kable en yertedde ileyke tarfük....Felemma reahü mustekırren ındehu , kale haza min fazlı RABBİ..... 27 NEML Suresi 40. Ayetinin Bir Kısmı Meali .................{ ..Gözün - GÖRÜNTÜ , sana ulaşmadan Onu,Sana GETİRİRİM.... Süleyman - Tahtı yanıbaşında görünce Günde 100 ile 1000 arası okunabilir...
neml suresinin 62 ayeti fazileti