⛈️ Beyinde Ürperti Hissi Ve Karincalanma Neden Olur

Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz. Hemenhemen herkes çok soğuk su içtiğinde beyinde donma duygusunu tecrübe etmiştir. Yapılan araştırmalar bu hissin migren hastalarında daha fazla olduğunu ispatlamıştır. Bu duygu genelde baş ağrısıyla beraber oluşur ve hızlıca biter. Yapılan bu araştırmaya göre soğuk su içildiğinde beyinde anterior serebral damardaki Hissi sık ve yoğun yaşayan insanların dejavu nöbetleri geçirenleri de var. Bu tarz hastaları inceleyen bilim insanları, sorunun beyinde temporal lob adı verilen bölge ile bağlantılı Sağ omuzda karıncalanma neden olur. Hocam sağ omuzumda karıncalanma var ara ara, sanki böcek yürüyormuş hissi oluyor bunun için genel cerrah mı yoksa beyin ve sinir hastalıklarına mı muayene olmam gerek. 0. 0. 1 cevap. 000 görüntülenme. Başımda Sersemlik Hissi Var. Baş bölgesinde hissedilen sersemlik hissi genellikle travma etkenlerinin sonucu olarak görülür. Kafaya alınan darbe, hasar kişide sersemlik, uyuşukluk hissine neden olur. Darbenin şiddetine bağlı olarak uyuşukluk-sersemlik hissinin yanı sıra ağrı ve şişlik sorunları da görülebilmektedir. Ensede ya da boyun bölgesinde meydana gelen fıtıklaşmalar yani disk herniasyonları, fıtığın şiddetine bağlı olarak karıncalanma hissi yaratabilmekte, ilerleyen vakalarda bu his elleri dahi etkilemektedir. Enseden başa doğru uyuşma yaratabilen bu durum ters bir hareketin ya da darbe gibi bir travmanın neticesinde tetiklenebilir. Yüz ve dudak uyuşması neden olur? l Bu uyuşmalar temel olarak beyinde oluşmuş sinsi bir tümörden kaynaklı olabilir. l veya kullanılan bir kozmetik üründe yan etkiden kaynaklanabilir. Stres ve kaygıdan kaynaklanan hızlı ve derin solunum, dudak uyuşmasının sebeplerinden biridir. 58ogzJ. Birçok fiziksel ve psikolojik etken beyin uyuşmasına ve karıncalanmaya yol açabilir. Stres faktörü, psikolojik etkenlerin başında geliyor. Bununla birlikte anksiyete bozukluğu bu tür psikosomatik rahatsızlıkların temel nedenleri arasında yer uyuşma neyin belirtisi?NEDEN OLUR? Yanlış duruş, kas gerginliği ve B12 vitamin eksikliği başta uyuşma hissine sebep olabilmektedir. Bununla birlikte; kalsiyum, potasyum veya sodyum yetmezliği, migren, alkol, sigara kullanmak, kaygı bozuklukları da kafada uyuşmaya neden olan etkenlerden…Kafa derisinde karıncalanma neden olur?Vücutta pek çok bölgede bulunan sinirler, kafa derisi bölgesinde de bulunur. Bu bölgede yer alan sinirlerin görevi, dış ortamdan alınan duyuları beyne iletmektir. Bu sinirlere doğru alınan fiziksel bir darbe ya da hasar sonucu kafa derisinde uyuşmalar ve karıncalanmalar uyuşma hissi nasıl geçer?Beyinde uyuşma genellikle ilaçla tedavi edilir. Eğer beyne giden damarlar tıkanmış ise cerrahi müdahale gerekebilir. Bunun dışında sigara ve alkol gibi kötü alışkanlıklar da beyinde uyuşmaya neden olmaktadır. Bu durumda kişilerin bu zararlı alışkanlıkları bırakması ve sağlıklı beslenmesi uyuşma hangi doktora gidilir?Baş uyuşmasının tedavisi, durumun sebebine bağlı olarak değişir. Baş uyuşmasından muzdaripseniz, Nöroloji Beyin ve Sinir Hastalıkları uzmanına karıncalanma için hangi doktora gidilir?Başta uyuşma için hangi doktora gidilir? Baş uyuşmasının tedavisi, durumun sebebine bağlı olarak değişir. Baş uyuşmasından muzdaripseniz, Nöroloji Beyin ve Sinir Hastalıkları uzmanına karıncalanma yapar mı?Uyuşma ve karıncalanma fiziksel sorunlarla ilişkili olmak zorunda değildir. Korku ve endişe sempatik sinir sistemini aktive ettiğinden bu gibi durumlarda da bu tip bedensel belirtiler hissedilebilir. Endişe duygusu yoğunlaştığında yaşanan panik ataklarda da karıncalanma ve uyuşmalar en temel uyuşması için hangi doktora gidilir?Baş uyuşmasının tedavisi, durumun sebebine bağlı olarak değişir. Baş uyuşmasından muzdaripseniz, Nöroloji Beyin ve Sinir Hastalıkları uzmanına gitmelisiniz. Beyinde karıncalanma hissi problemi yaşayan kimseler bu sorunu direkt olarak beyin kanaması ile ilişkilendirirler. Ve buna bağlı olarak hemen panik ve endişe duymaya başlarlar. Oysaki beyindeki her karıncalanma hissi bu denli ciddi bir sağlık problemini işaret etmez. Kimi zaman sinirsel ve psikolojik etkenler, kas spazmı gibi basit nedenlerden dolayı da beyinde karıncalanma hissi problemi baş gösterebilmektedir. İçeriğimizin devamında beyinde karıncalanma hissi şikayetinin nedenlerinden ve tedavi yöntemlerinden ayrıntılı olarak bahsedilmektedir. Beyinde Karıncalanma Hissi Nedenleri Nelerdir? Beyinde karıncalanma, uyuşma hissinin altında yatan sebebinin tespiti aşamasında beyindeki karıncalanma hissine eşlik eden diğer bulgular büyük önem taşımaktadır. Uzmanlar tarafından ilk olarak karıncalanma hissi ile birlikte hangi anormalliklerin gözlendiği detaylı izlenir. Ardından tetkikler, tahliller uygulanır ve tanı aşamasından sonra da tedavi sürecine başlanır. Yazımızın devamında beyindeki karıncalanma hissinin başlıca nedenlerinden detaylıca bahsediyor olacağız. 1-Psikolojik Etkenler Psikolojik etkenler veya sinirsel etkilere bağlı olarak beyinde karıncalanma, uyuşma hissi ortaya çıkabilmektedir. Daha çok yoğun iş temposu altında çalışan kimselerde, gündelik hayatında sürekli olarak stres ve endişe gibi duygu durumlarını yaşayanlarda rastlanmaktadır. 2-Saç Derisinden Kaynaklanan Uyuşma Beyinde hissedilen karıncalanma, uyuşma hissi problemi saç derisiyle ilintili olabilir. Normal şartlarda kafa derimizde 2 adet beyin siniri yer alır. Ve bu sinirler kafamızı kaşıdığımızda, saçlarımızı yolduğumuzda, saçımızı biri çektiğinde bu duyuları beynimize iletirler. Saç derisine yapılan bir temastan ötürü sinirlerde tepki oluşabilir ve bu durum da kendisini beyinde karıncalanma, uyuşma şeklinde gösterir. Şayet kafanın arkasındaki sinir çok büyük bir darbe, hasar almadıysa bu sebepten oluşan karıncalanma hissinin kısa sürede geçmesi beklenir. 3-Kas Spazmı Beyinde karıncalanma, uyuşma hissinin bir diğer nedeni de kas spazmıdır. Beynin arkasında yer alan kaslarda oluşabilecek spazm durumunda ilgili bölgede uyuşma, his kaybı, karıncalanma gibi şikayetler baş gösterebilir. 4-Beyin Kanaması Beyinde karıncalanma hissinin en korkulan ve kötü olarak değerlendirilebilecek sebebi beyin kanamasıdır. Ancak beyindeki karıncalanma tek başına beyin kanamasının göstergesi olarak kabul edilemez. Eğer beyindeki uyuşukluğa aşağıdaki beyin kanaması belirtilerinden bir veya birkaçı eşlik ediyorsa, en kısa zamanda sağlık kuruluşuna gidilmesinde yarar vardır. Beyin kanamasının başlıca belirtileri şunlardır Konuşurken zorlanma, Halsizlik ve uyuşma hissi, Yürüme ve baş dönmesi problemi, Yoğun migren ağrıları, Boynun arka bölgesinde ağrı, Mide bulantısı ve kusma, Bilinç kaybı yaşanması. 5-MSMultiple Skleroz Hastalığı Bağışık sistemi problemlerinin akabinde baş gösteren bir rahatsızlık olan MS hastalığının bulgusu olarak beyinde karıncalanma problemi görülebilir. Beyin ve omurilikte yer alan miyalin kılıfların zarar görmesi akabinde meydana gelen bu rahatsızlığın tek belirtisi beyin bölgesindeki uyuşma hissi değildir. Güç kaybı, çift görme, kabızlık, idrar kaçırma, konuşma bozukluğu, denge kaybı, unutkanlık, depresyon, kısa süreli ve anlık yaşanan hafıza kayıpları MS hastalığının en yaygın belirtileri arasındadır. Eğer bu semptomlardan birkaçından fazlasını kendinizde gözlemliyorsanız, en kısa sürede sağlık kuruluşuna danışmanızda yarar vardır. 6-Menenjit Vücudumuzun kontrol mekanizması olan beyni saran zarların iltihaplanması sonucunda oluşan rahatsızlık, menenjittir. Beyinde karıncalanma hissi şeklinde beliren semptom, menenjitin habercisi niteliğinde olabilir. Fakat her hastalıkta belirttiğimiz gibi tek başına bu şikayet, menenjit tanısı için yeterli bulgu değildir. Eğer karıncalanma, uyuşma hissine aşağıdaki semptomlar da eşlik ediyorsa menenjit hastalığından şüphelenilir. Menenjit rahatsızlığının başlıca belirtileri şunlardır Yüksek ateş, Boyun tutulması, Mide bulantısı ve kusma, Zihin bulanıklığı, Eklem ve kas ağrıları, Çok hızlı soluk alıp verme, Parlak ışığa bakarken zorlanma, bu tür aydınlık ışıklara bakmaktan kaçınma. 7-Zona Hastalığı Halk arasında gece yanığı olarak da bilinen zona hastalığının en yaygın 2 belirtisi; ağrı ve yanma şikayetleridir. Baş bölgesinde karıncalanma, uyuşma ve yanma gibi şikayetlere yol açabilir. Hastalığın diğer belirtileri ise şunlardır Omurga bölgesinden gövde kısmına doğru döküntüler, Kulaklarda ve yüz bölgesinde döküntü, Ciltte şiddetli kaşıntı, Ciltte kırmızı yamalar 8-Kalp Krizi Baş bölgesindeki uyuşma, karıncalanma hissi kimi zaman kalp krizinin habercisi niteliğinde olabilmektedir. Eğer beraberinde terleme, nefes darlığı, göğüs bölgesinde ağrı, mide bulantısı, kusma, bayılma, bilinç kaybı gibi şikayetler gözleniyorsa derhal uzman hekime başvurulmalıdır. 9-Omurilik Bozuklukları Omurga enfeksiyonları, omurilikte oluşabilecek herhangi bir hasar, rahatsızlık beyinde karıncalanma problemine yol açabilir. Başta uyuşma problemi çok ciddi omurga enfeksiyonu rahatsızlıklarının da habercisi olabileceğinden kesinlikle gözardı edilmemelidir. Kafada Karıncalanma ve Kaşıntı Beyinde karıncalanma problemi yaşayan bazı kimseler aynı zamanda kafa derisinde kaşıntının da şiddetli olduğundan dem vururlar. Kafa derisindeki uyuşma ile birlikte kaşıntının gözlenmesi çoğunlukla sinirsel nedenlere dayanır. Aşırı stres, endişe, kaygı gibi duygu durumları hem kaşıntıyı hem de uyuşma hissini tetikleyicidir. Beyinde Karıncalanma Hissinin Tedavisi Nasıl Yapılır? Beyinde karıncalanma hissinin tedavisi altında yatan nedene bağlı olarak değişiklik gösterir. Aşağıda bazı nedenlere bağlı olarak meydana gelen karıncalanma, uyuşma hissinin tedavi yöntemleri detaylıca anlatılmaktadır. Psikolojik Etkenlere Bağlı Beyin Karıncalanmasının Tedavisi Psikolojik etkenlerden kaynaklanan beyinde uyuşma probleminin en kesin ve garanti tedavi yöntemi kişinin stres, endişe ve kaygı gibi duygu durumlarından uzak durmasıdır. İstirahat etmek, yeni hobiler edinmek bu konuda birebir çözüm olabilir. Saç Derisine Bağlı Beyin Karıncalanmasının Tedavisi Bu sebebe bağlı etkili tedavi yöntemlerinden biri sıcak kompres uygulamasıdır. Omuz ile ense kökü arasına uygulanacak sıcak kompres karıncalanma ve uyuşma hissini ortadan kaldıracaktır. Kas Spazmına Bağlı Beyin Karıncalanmasının Tedavisi Bu nedenden oluşan karıncalanmanın tedavisi için ilk önce kas spazmının tedavi edilmesi gereklidir. Spazmın olduğu bölgeye sıcak su uygulanması, kalsiyum ve vitamin kullanımını arttırmak, yumuşak yastık kullanımı gibi pek çok yöntem spazmı azaltıcı hatta giderici olacaktır. Beyin Kanamasına Bağlı Beyin Karıncalanmasının Tedavisi Beyin kanaması çok ciddi bir sağlık problemi olduğundan bu durumda kişinin tek başına uygulayabileceği bir yöntem söz konusu değildir. Beyin kanaması durumunda kişinin derhal en yakın sağlık kuruluşuna gitmesinde yarar vardır. Bazı bedensel yakınmaları kulak arkası yapar “şimdi geçer”, “ciddi bir şey değildir” der umursamayız. Gerçekten de ufak tefek sorunlardan kaynaklanan ağrı, sızı, döküntü, kaşıntı gibi belirtilerin pek çoğu geçip gidebilir. Ancak öyle belirtiler vardır ki derhal sağlık ekipleri ile işbirliği içerisine girmek, bir uzmana danışmak gerekir. Örneğin baş ağrılarının çoğunun altında uyku sorunları, stres, kafein tüketiminde artış veya hava basıncındaki değişiklikler ani, şiddetli ve sanki kulaklarda gök gürlemesi gibi etki yapan bir baş ağrısı beyin kanamasının habercisi olabilir. Buna benzer birkaç durum daha vardır ki soluğu acilde almanızı gerektirebilir. GÜÇ KAYBINIZ MI VAR?Kol ya da bacaklarda güç kaybı, uyuşma, karıncalanma, konuşmanın peltekleşmesi, dili rahat çevirememe, sözcükleri bulup söyleyememe beyin infarktının, inmenin habercisi olabilir. Beynin belirli bir bölgesini besleyen damarın tıkanması sonucu oradaki dokunun çürümesi ile ortaya çıkan belirtiler olayın tam olarak nerede olduğunu ve şiddetini gösterir. Çok acilen hastaneye ulaşmak ve zaman yitirmeden tedaviye başlamak sonucu olumlu etkiler. ÖKSÜRÜNCE KAN GELİYORSA? Baldırda ağrı ya da duyarlılık artışı, göğüs ağrısı, soluğun daralması, öksürünce kan gelmesi baldır toplardamarında kan pıhtısının yarattığı tıkanıklığa işaret edebilir. Özellikle uzun süre oturur pozisyonda kalındığında ya da bir ameliyat sonrasında uzun zaman yatınca ortaya çıkabilen bu tablo yaşamsal tehlikesi olabileceğinden hemen hastaneye KIZARDI MI?İdrarda kan görülmesi birçok nedenle olabilir. Enfeksiyon, taş, travma gibi durumlar hep ağrının eşlik ettiği sorunlar olduğundan ağrı hissedilmeksizin idrarda kanama olması doğruca ileri tetkik gerektiren bir durumdur. Böbrek, üreter, mesane, prostat kanserlerinin ilk belirtisi hatta tek belirtisi ağrı olmaksızın idrarda kan görülmesi olabilir. Derhal bir uzmana AĞRISI NEDEN ÖNEMLİ?Göğüs ağrısı veya ağırlık hissi, kol, omuz, boyun ve hatta çeneye yayılan ağrı, soğuk terleme, ileri derecede güçsüzlük, mide bulantısı, kusma, baygınlık hissi, soluksuz kalma bir kalp krizinin belirtileri olabilir. Bazı kişilerde, özellikle kadınlarda, ileri yaştakilerde ve şeker hastalarında kalp krizi “ağrısız” gelişebilir. Ani gelişen baş dönmesi, mide bulantısı, kusma, bitkinlik, kalbin ağırlaştığı ve vuruların zor ve daha güçlü olduğu hissi, aşırı terleme, soluk almada güçlük, sanki kötü bir şey olmak üzereymiş hissi ağrısız kalp krizlerinin belirtileri arasındadır. ASTIM ÖNEMLİDİRAstım krizleri de pek çok kereler kendi kendine geçebilecek, her zamanki ilaçlarla düzeltilebilecek sorunlar gibi kabul edilebilmektedir. Astım sorunu olanlar, acilleri sık sık ziyaret etmenin de verdiği bıkkınlıkla sorunu olabildiğince kendi kendilerine halletmeye çalışırlar. Bazen de soluk almaktaki zorluk nedeniyle araç kullanamadıklarından hastaneye ulaşamazlar. Kriz uzadıkça bedenin ve elbette beynin oksijenlenmesi azalır. Uykuya eğilim, ağrı hissinde azalma, daha duyarsız olma sanki “iyileşme” olmaktaymış izlenimi verebilir. Oysa tam tersine solunum kasları saatlerdir zorla nefes almaya ve kirli havayı bedenden çıkarmaya çalışmaktan yorgun düşmüştür. Karbondioksit bir tür uyuşturucu etkisi yapmıştır. Çok tehlikeli olan bu döneme girmeden bir sağlık kuruluşuna tedavisini programlamaya bir küçük kan örneği yetecek miBrüksel’deki IMPAKT konferansındaki sunumlarında Karolinska Enstitüsü’nden araştırmacılar bir kan tahlili ile meme kanseri hastalarının tedaviye yanıtı, tedavinin süresi ve başarısı hakkında bilgi edinilebileceğini bildirmişlerdir. Meme kanseri olan 287 kadının katıldığı TEX adlı çalışmada, DiviTum ™ adlı test kemoterapinin türünden bağımsız olarak hastanın tedaviye yanıtını ölçmüştür. Düşük yanıt veren olguların daha uzun süre yaşadıkları bu tetkik sayesinde olguların riskleri ve tedaviye yanıtı hakkında bilgi sahibi olabileceklerini, yüksek risk taşıyan hastaları önceden belirleyip onlara daha yoğun ve farklı yöntemler uygulama şansını yakalayabileceklerini gece görüşünü güçlendiriyor Geniş renk yelpazesi ile biber, her mevsim, sofralarımızın önemli besinlerinden biri olmayı sürdürüyor. İçerdiği fenol bileşenleri kersetin, hidroksisinnamik asit, karotenoidler beta-karoten, beta-kriptoksantin ve A, B2, B3, B5, B9, C, K vitaminleri biberi adeta bir “destek deposu” yapıyor. A vitamini birçok organa ve sisteme destek verir. Kemiklerin gelişmesi, diş sağlığı, cildin enfeksiyonlardan korunması A vitamini desteğiyle olur. A vitamininin görmeyi, bilhassa gece görmeyi güçlendirdiğini de listeye eklemek gerekir. Özellikle buharda pişmiş ya da hafif haşlanmış biberin A vitamini açısından çok zengin olduğunu anımsatalım. Düşük kalori getirisi, lif içeriği, lezzeti ile bolca tüketmenizi öneririz./ Dr. Evren ALTINEL Karpal tünel sendromu, genellikle tek bir eli etkilemektedir ancak bazen iki eli de etkileyebilir; baş parmağı, işaret parmağı, orta parmak ve yüzük parmağının yarım iç kısmında uyuşukluğa neden olur. Uyuşukluğa ek olarak parmaklarda karıncalanma, iğne batma hissi ve yanma hissi de 7, 2019İçindekiler1 Parmaklarda iğnelenme neden olur?2 Iğne batmasına ne iyi gelir?3 Iğnelenme neden olur?4 Batma hissi neden olur?5 Vücutta iğne batması hissi hangi bölüm bakar?6 Parmaklarda karıncalanma neden olur?7 Göğsüme iğne batar gibi oluyor nedir?8 Yüzde iğne batma hissi neden olur?Parmaklarda iğnelenme neden olur?Uzmanlar "Parmaklardaki uyuşma çeşitli hastalıkların habercisi olabiliyor. Özellikle boyun fıtıklarında, sinir sıkışmalarında oldukça sık rastladığımız bir klinik tablo" şekilde tanımlıyor. Parmaklardaki iğnelenme hissi veya uyuşukluk birçok tıbbi, cerrahi ve hormonal durumda batmasına ne iyi gelir?❖ Enfekte iğne batması durumunda bol su ve sabunla yıkamak sonra p'lik alkollü antiseptik 20-30 saniye uygulanır. Sonra sabunlu su ile yıkanır. Hızlı akan su altında 20-30 sn kadar tutulur. En sık kullanılan rejim günde 4 kez 500 mg Ribavirin 7 neden olur?Karıncalanma nedenleri arasında en sık karşılaşılan nörolojik problemler diyabetik nöropati, alkol bağımlılığı, beyin tümörleri, multipl skleroz MS hastalığı, ensefalit, transvers miyelit ve inme şeklinde hissi neden olur?Bıçak saplanması hissi ya da yanma, batma hissi ile tanımlanan yoğun ağrılarla karakterize olan nevralji, vücuttaki bir hastalık ya da komplikasyon sebebiyle sinir uçlarının hasar görmesi ya da sıkışması sonucu ortaya çıkar. Ciddi nevralji atakları geçiren hastaların hayat kaliteleri büyük oranda iğne batması hissi hangi bölüm bakar?Vücutta yanma hissi için nöroloji bölümüne karıncalanma neden olur?El ve parmaklarda oluşan uyuşukluk hissinin çoğunlukla sebebi karpal tünel sendromudur. Koldan gelen ve avuç içine ve parmaklara uzanan sinir ve kas dokuları, bilek bölgesinde dar bir kanaldan ya da başka bir deyişle tünelden iğne batar gibi oluyor nedir?Kalp damarları kalp kaslarını besliyor. Bu damarlarda daralma olması durumunda kalp kaslarına olan kan akımı azalıyor. Bu da kalp ağrısına sebep oluyor. Kalp hastalığıyla ilişkili olmayan göğüs ağrıları ise; göğüste batma, iğne batar veya bıçak saplanır tarzda iğne batma hissi neden olur?B12 vitamini eksikliği sinirlerde tahribata yol açar. Sinir kılıflarının bozulması yüzde karıncalanmalara ve uyuşmalara neden olur. Ayrıca D vitamini eksikliğinde sinir sistemi zayıflar. Böylece yüzde uyuşmalar gözlenir. Sağlık Yüzde Yanma Hissi Neden Olur? Yanaklarda Yanma ve Karıncalanma Nedenleri Share Tweet Bazı insanlar, yüzlerinde yanmaya neden olabilecek herhangi bir fiziki etken olmamasına rağmen, yanma hissi veya karıncalanma gibi rahatsız edici durumları deneyimleyebilir. İki ana başlık altında toplanması mümkün olan yüz veya yanak yanmaları, kaygı bozuklukları ya da yoğun stres gibi psikolojik nedenlerden kaynaklanabileceği gibi tıbbi bir sorun nedeniyle ortaya çıkmış olabilir. Cildin herhangi bir bölgesinde oluşan karıncalanma, yanma hissi, uyuşukluk veya batma gibi durumlara tıp dilinde parestezi denir. Bazı insanlar için bu durum yalnızca rahatsız ediciyken, bazıları için acı verici olarak tanımlanabilir. Söz konusu şikayetler, baş bölgesinde yüzünüzün her iki tarafında veya yalnızca tek tarafında ortaya çıkabilir. Doktor muayenesi dışında yüz veya yanaklardaki yanma hissinin kesin nedeni hakkında bilgi vermek mümkün olmasa da genel olarak bu duruma sebep olan etkenlerin iki ana başlık altında toplanabileceği söylenebilir. Bunlar, stres, korku, endişe veya kaygı bozuklukları gibi psikolojik sorunlar ve sinir hasarı, alerjiler veya fibromiyalji gibi rahatsızlıklardır. Ek olarak, güneş yanıkları, bazı ilaçların yan etkileri, yanma hissine neden olabilecek otlar, bazı kozmetik ürünler ya da tahrişe neden olabilen yüz keseleri yanma hissinin birincil suçlusu olabilir. Yüzde Yanma Hissi ve Karıncalanma Neden Olur? Aşağıda, yüzdeki yanma hissinin bazı potansiyel nedenlerini bulacaksınız ancak kesin teşhis ve tedavi için doktora görünmeniz gerektiğini unutmayın. Psikolojik etkenler Ateşiniz olmamasına rağmen yüzünüzde ortaya çıkan yanma hissi, içinde bulunduğunuz psikolojik durumun sonucu olabilir. Bu durumu kısaca özetlemek gerekirse, endişe ve diğer kaygı bozuklukları, vücudun stres tepkisini harekete geçirir. Stres tepkisi, vücudun tehlikeyle ”savaşmak ya da kaçmak” yeteneğini geliştirmek için vücutta pek çok fizyolojik, psikolojik ve duygusal değişiklik meydana getirir. Bu nedenle stres tepkisine genellikle savaş ya da kaç tepkisi denir. Stres yanıtı, bu değişiklikleri uyarıcı olan stres hormonları aracılığıyla gerçekleştirir. Stres hormonları beynin içeren vücudun sinir sistemi, üzerinde doğrudan bir etkiye sahip olduğundan, çok sık stres tepkileri, anormal davranmaya neden sinir sistemini kötüleştirebilir. Yüz veya yanaklarda yanma hissi de bunlardan biridir. Aşırı uyarılmış sinir, yüzdeki sinir uçlarını etkileyerek, gerçekte yanmıyor olsalar bile yanıyormuş gibi hissetmeye neden olabilir. Yanma hissine ek olarak, terleme, titreme ve hızlı nefes alma gibi reaksiyonlar eşlik edebilir. Güzel haber, bu tür yanma hisleri endişe etmenizi gerektirmez. Bu sadece, vücudun kronik olarak stresli olduğunun ve bu nedenle stres belirtileri gösterdiğinin bir işaretidir. Sinir hasarı Yüz dahil vücudun her yerinden geçen sinirler vardır. Sinirlerden biri herhangi bir şekilde zarar gördüğünde yanma hissi, karıncalanma, batma ve uyuşma gibi şikayetleriniz olabilir. Aslında, tıp dilinde bu durumu ifade eden geniş kapsamlı bir terim var; nöropati. Yüzde yanma hissine çoğunlukla diyabetik nöropati ismi verilen şeker hastalığına bağlı sinir hasarı durumu neden olur. Bununla birlikte, romatoid artrit ve lupus gibi otoimmün hastalıklar, zona ve hapatit C gibi enfeksiyonlar, B vitamini, E vitamini ve niasin gibi vitamin eksiklikleri, karaciğer hastalıkları, böbrek hastalıkları veya tiroid sorunları gibi rahatsızlıklar, kemoterapi ilaçları, alkolizm ve düşme gibi travmalar nöropatiye neden olabilir. Öte yanan, yüzünüzdeki yanmaya ek olarak şiddetli ağrı ve elektrik çarpması gibi rahatsız edici durumları yaşıyorsanız, beyin ile yüz arasındaki his iletiminden sorumlu trigeminal sinirin etkilenmesi durumu olan trigeminal nevralji rahatsızlığınız olabilir. Fibromiyalji Yüz dahil vücudun herhangi başka bir bölgesinde yanma veya karıncalanmaya neden olabilen bu hastalık, kas ağrılarıyla karakterize bir yumuşak doku romatizmasıdır. Erkeklere kıyasla kadınlarda daha sık görülür. Fibromiyalji hastalığı olan kişilerde, sinir uçları ağrı mesajlarını yanlış yorumlayabilir ve sonuç olarak sıcak basması ve yanma hissi gibi rahatsız edici durumları yaşayabilirler. Alerjik reaksiyon Yüz veya yanaklarınızdaki yanma hissinin asıl kaynağı bazen alerjidir. Aslında, ağız çevresinde yanma, kaşıntı ve karıncalanma hissi gıda alerjilerine karşı vücudun verdiği yaygın tepkilerdendir. Yediğiniz bir şey alerjiye neden olduysa, yanma hissi dahil bir dizi başka belirti gözlemleyebilirsiniz. Bunlardan bazıları, lokmaları yutmakta zorlanma, döküntüler, kaşıntı, kızarıklık, dil veya ağız içinde şişme, baş dönmesi, ishal, bulantı ve kusmadır. Yüzde yanma hissinin diğer nedenleri Yukarıdaki etkenler yüzde yanma hissinin potansiyel nedenleri olsa da yalnızca bunlarla sınırlamak doğru olmaz. Yanmaya neden olabilen çeşitli bitkilerden kozmetik ürünlerine, sert peeling uygulamalarından uzun süre güneşlenmeye kadar pek çok şey yüz veya yanaklarda yanma hissine neden olabilir. İşte, birkaç olası neden… Bazı ilaçların yan etkileri Uzun süre güneşte kalmak veya soğuğa maruz kalmak Bastırarak yüz kesesi yapmak veya diğer yüz peeling uygulamaları Önceki yüz ameliyatlarının veya kemoterapi tedavisinin etkileri Kapsaisin içeren dudak dolgunlaştırıcı ürünler veya tahriş edebilen diğer kozmetik cilt bakım ürünleri Isırgan otları ve zehirli sarmaşıklar gibi bitkiler Menopoz dönemine girmek Aşırı kuru cilt Multiple skleroz MS hastalığı Migren Bazı cilt hastalıkları Böcek, sinek ısırıkları Yüz veya yanaklarınızda kısa süreli bir yanma hissi yaşadıysanız ve kendiliğinden geçtiyse, elbette bu durumda endişe etmenize gerek yok. Ancak, yaşantınıza müdahale edecek kadar şiddetliyse ve yanma hissine diğer rahatsız edici semptomlar eşlik ediyorsa mutlaka uzman bir doktora muayene olmanız gerekir. Yüzdeki yanma hissi dahil tüm sağlık sorunlarınızda size en iyi ve yalnızca doktorunuzun yardımcı olabileceğini unutmayın. Sağlık Trombotik Trombositopenik Purpura TTP Hastalığı Kısaltması TTP olan trombotik trombositopenik purpura, kan pıhtılarının oluştuğu, özellikle beyin, böbrek ve kalpteki en küçük kan damarlarını tıkayabilen, ciddi organ hasarına yol açabilen, çok nadir görülen ve yaşamı tehdit eden bir kan pıhtılaşma bozukluğudur… Makaleye Genel Bakış TTP Hastalığı Nedir? Görülme Sıklığı TTP Hastalığı Belirtileri TTP Hastalığının Nedenleri TTP Hastalığının Teşhisi TTP Hastalığının Tedavisi TTP Hastalığı Nedir? Trombotik trombositopenik purpura TTP, özellikle beyinde, kalpte ve böbreklerde en küçük kan damarlarını tıkayan, böylece kan pıhtılarının oluştuğu çok nadir görülen ve yaşamı tehdit eden bir hastalıktır. Oluşması durumunda, kişide ciddi organ hasarı meydana gelebilir. Çoğu durumda, otoantikorların, yani vücudun kendi dokusuna yönelik antikorların kanın pıhtılaşmasında önemli bir enzime saldırdığı otoimmün bir hastalıktır. TTP’nin klinik tablosu, kandaki trombosit sayısında azalma, kırmızı kan hücrelerinin yıkımı hemoliz nedeniyle düşük hemoglobin değeri Hb değeri ve küçük damarlarda sayısız küçük pıhtı ile karakterizedir. Hızlı teşhis önemlidir. Hastalık zamanında tespit edilirse, kan plazması değiştirilerek etkili bir şekilde tedavi edilebilir. Kaynak Görülme Sıklığı Trombotik trombositopenik purpura çok nadir görülen bir hastalıktır. Ortalama olarak, her yıl milyon kişi başına yaklaşık 3 ila 7 kişi TTP geliştirir. Hastalık en sık 30 ila 40 yaşları arasında görülür. Ortalama olarak, kadınlar erkeklerden daha sık etkilenir. İstatistiksel olarak konuşursak, Afrika kökenli insanların ve hamile kadınların hastalığa yakalanma olasılığı daha yüksektir. TTP Hastalığı Belirtileri Kan pıhtıları farklı organlarda oluşabileceğinden, semptomlar büyük ölçüde değişir. Ortaya çıkan şikayetlerin ortak noktaları, etkilenenlerin ciddi şekilde hasta olmaları ve hastaneye kaldırılmaları gerektiğidir. Trombotik trombositopenik purpura ile aşağıdaki belirtiler ortaya çıkabilir Kan pıhtıları nedeniyle bağırsaklarda veya midede kan akışı bozulursa mide ağrısı, karın ağrısı ve muhtemelen kusma meydana gelir. Böbrekler etkilenirse, akut böbrek yetmezliği oluşabilir. Kalp etkilenirse, anormal kalp ritimleri veya göğüs sıkışması yaşanabilir. Ciltte yamalı, küçük kanamalar da olabilir. Derideki mor lekeler hastalığa adını verir. Beyne giden kan akışı bozulduğunda, felce benzer semptomlar ortaya çıkabilir. Hastalık ayrıca kırmızı kan hücrelerini eritrositler de yok ederek anemiye neden olur. Buna hemolitik anemi denir. Semptomlar anemi ile uyumlu halsizlik ve yorgunluktur. TTP Hastalığının Nedenleri Hemolitik üremik sendrom HÜS gibi, trombotik trombositopenik purpura da trombotik mikroanjiyopati olarak adlandırılır. Küçük kan pıhtılarının oluşumu en küçük kan damarlarındaki kan akışını bozarak, oksijen eksikliğinden dolayı damarların beslediği dokuya zarar verir. Eritrositler kırmızı kan hücreleri de damar tıkanıklıklarından mekanik olarak zarar görür. Mevcut bilgilere göre, TTP’ye çinko proteaz ADAMTS13’teki bir kusur neden olur. Bu çinko proteaz normalde kanın pıhtılaşmasında önemli bir rol oynayan von Willebrand faktörünü böler. ADAMTS13 proteaz aktivitesi doğal seviyesinin yüzde 10’unun altına düştüğünde, vücudun en küçük damarlarında kan pıhtıları oluşur, onları tıkar ve dokulara yetersiz oksijen verilmesine neden olur. Mevcut bir genetik yatkınlık durumunda, ADAMTS13 proteazındaki bir eksikliğe ek bir tetikleyici faktör örneğin bir enfeksiyon neden olabilir. Ek olarak eksiklik, vücudun kendi bağışıklık sisteminin ADAMTS13 proteazına karşı antikorlar oluşturduğu bir otoimmün hastalığın sonucu olabilir. Şimdiye kadar, farklı TTP biçimlerinin genel olarak tanınan bir sınıflandırması yoktur. Bununla birlikte, genellikle idiyopatik, ikincil ve ailesel TTP arasında bir ayrım yapılır İdiyopatik TTP İdiyopatik TTP durumunda, hastalık için doğrudan bir tetikleyici tanımlanamaz. Çoğu TTP hastalığı vakasında durum budur. Bununla birlikte, bunun çinko proteaz ADAMTS13’e veya trombositlerin yüzeyindeki spesifik bir proteine ​​karşı antikorların geliştiği bir otoimmün hastalık olduğundan şüphelenilmektedir. İkincil TTP Vakaların yaklaşık yüzde 15’inde belirli bir tetikleyici faktör tanımlanabilir. Örnekler arasında hamilelik, kemik iliği nakli, bulaşıcı hastalıklar HIV, bartonelloz, kanser mide adenokarsinom, otoimmün hastalıklar sistemik lupus eritematozus ve bazı ilaçlardır siklosporin, ovulasyon inhibitörleri, mitomisin. Ailesel TTP Ailesel TTP’nin Upshaw-Schulman sendromu olarak da adlandırılır nedeni, ADAMTS13 genindeki genetik bir kusurdur. Bu gen, ADAMTS13 çinko proteazının üretiminde önemli bir rol oynar. Bu genin otozomal resesif bir şekilde kalıtılan yaklaşık 40 farklı mutasyonu bilinmektedir. Ailesel TTP doğumdan kısa bir süre sonra fark edilir hale gelir ancak semptomların şiddeti büyük ölçüde değişir. Bu nedenle, bazı hastalar hayatlarının geri kalanında hastalıklarını fark etmezler. Bununla birlikte, bazı hastalar ömür boyu tedavi gerektirir. Akut bir TTP atağı geçirme riski ateş, ishal, enfeksiyonlar, hamilelik ve cerrahi müdahalelerle artar. TTP Hastalığının Teşhisi Anamnez tıbbi görüşme, hastada akut TTP alevlenmesini tetikleyebilecek belirli risk faktörlerinin örn. enfeksiyonlar, ateş bulunup bulunmadığı hakkında bilgi sağlar. Ayrıca herhangi bir nörolojik semptomu belirlemek için fizik muayene yapılır ve nörolojik durum kaydedilir. Kan testleri genellikle trombositopeni kan trombositlerinin eksikliği ve anemiyi ortaya çıkarır. Periferik kan yayma testinde, tıkanmış kılcal damarlar nedeniyle eritrositlerde mekanik hasar olduğunu gösteren sözde fragmanositler tespit edilebilir. Kan plazmasındaki von Willebrand faktörünün jel elektroforetik multimer analizi kullanılarak, ADAMTS13 proteazın azalmış aktivitesi saptanabilir. Ailesel TTP’den şüphelenilmesi durumunda, gerekirse genetik bir testle doğrulanabilir. TTP Hastalığının Tedavisi Akut bir trombotik trombositopenik purpura atağı, acil müdahale gerektiren yaşamı tehdit eden bir durumdur. En başarılı tedavi, hastaya bir donörden kan plazmasının verildiği plazmaferezdir. Sonuç olarak, eksik ADAMTS13 proteazı hastanın kanına verilir. Vakaların yüzde 90 kadarında bu tedavi, akut alevlenmenin azalmasına neden olur. Plazma birkaç kez değiştirilir ve ek ilaçlar da uygulanabilir. O sırada alınan ancak TTP’yi tetikleyebileceğinden şüphelenilen ilaçlar kesilir. Bu işlem bu nedenle ortalama iki ila üç saat sürebilir ve normalde çok nadiren istenmeyen yan etkilere sahiptir. Enfeksiyon gibi altta yatan bir hastalık varsa bu da tedavi edilir. Bu tedaviden sonra trombosit sayısı 6 ay boyunca laboratuvarda düzenli olarak analiz edilecektir. Bir nüksetme şüphesi varsa, tedaviye hızla devam edilebilir. Kronik ise, uzman dalağın cerrahi olarak çıkarılmasını önerebilir. Sonuç olarak, eksik dalağın bağışıklık sonuçlarını telafi etmek için pnömokok, meningokok ve Haemophilus influenzae B’ye karşı aşılar yapılır. Vücudun bağışıklık sistemi, glukokortikoidlerin yardımıyla bastırılabilir. Bu da ADAMTS13 proteazına karşı otoantikorları olan hastalarda semptomlarda iyileşmeye yol açar. Ek olarak, antikor üreten B hücreleri üzerinde etkili olan monoklonal antikor rituksimabın uygulanması, ADAMTS13 proteazına karşı antikor üretimini azaltabilir. Sağlık Akela Forte Jel Ne İşe Yarar, Nasıl Kullanılır? Akela Forte Jel, sivilce tedavisinde kullanılan şeffaf renkli topikal bir ilaçtır. Bir tür antibiyotik olan jelin etkin maddesi eritromisin, sivilce ve aknelere neden olan bakterileri öldürerek çalışır. Makaleye Genel Bakış Akela Forte %4 Jel Nedir, Ne İçin Kullanılır? Eritromisin nasıl çalışır? Akela Forte Jel Nasıl Kullanılır? Akela Forte Jel Yan Etkileri Bu İlacın Sivilceleri Yok Etmesi Ne Kadar Sürer? Eritromisin sivilce için tek seçeneğim mi? Hamilelik ve Emzirme Döneminde Akela Forte Jel Akela Forte %4 Jel Nedir, Ne İçin Kullanılır? Doktorunuz, Akela Forte Jel kullanmanızı önerdiyse muhtemelen bakteri kaynaklı sivilcelerden muzdarip olmalısınız. Zira, bu jelin etkin maddesi olan eritromisin, sivilce ve akne oluşumunda çoğu zaman birincil suçlu olan bakterileri öldürmek için kullanılan bir tür antibiyotiktir. Tek başına veya sivilce için cilde uygulanan ya da ağızdan alınan bir veya daha fazla ilaçla birlikte kullanılabilir. Eritromisin nasıl çalışır? Eritromisin, makrolitler grubuna giren bir tür antibiyotiktir. Bu antibiyotik, iltihaplı sivilcelerin birincil suçlusu olan bakteri türü propionibacterium acnes’e saldırarak çalışır. Yaygın bir bakteri türü olan p. acnes, ciltteki yağ bezlerinin ürettiği sebumla beslenir. Yağ bezlerini tahriş eden, iltihaplandıran ve lekelere neden olan atık ürünlerle birlikte yağ asitleri üretir. Eritromisin, bakteri sayılarını kontrol altına alarak yağ bezlerinin iltihaplanmasını önler ve cildin iyileşmesini sağlar. Sonuç olarak, Akela Forte %4 Jel, içeriğindeki eritromisin sayesinde sivilcelere neden olan bakterileri öldürmekle birlikte, kızarıklık ve iltihaplanmayı azaltmaya yardımcı olur. Eritromisine ek olarak Akela sivilce jelinde bulunan diğer maddeler etanol, hidroksi propil selüloz ve bütil hidroksi toluendir. Akela Forte Jel Nasıl Kullanılır? Bu ilacı dermatologunuzun veya eczacınızın önerdiği şekilde kullanın. Ancak, uzman biri tarafından kullanımına yönelik bilgilendirme yapılmadıysa aşağıdaki adımları izleyin. Akela Forte Jel sabah ve akşam olmak üzere günde 2 kez uygulanır. Sivilceli bölge yıkanıp kurulandıktan sonra ince bir tabaka olacak şekilde nazikçe sürülür. Bu jelin %2 ve %4 olan formülleri mevcuttur. Tedaviye ilk olarak %4 olan Akela Forte %4 Jel formülle başlanması ve 8 haftalık tedavinin sonrasında iyileşme görüldüğünde %2’lik formülle devam edilmesi önerilir. Uygulama esnasında ağız, göz ve burun deliklerinin içine sürülmemeli, kazara bulaşırsa bol suyla yıkanmalıdır. Birkaç haftalık kullanımla iyileşme gözlemleyebilirsiniz. Ancak, ilacın tam etkisini görmeniz için 10 ila 12 hafta kullanmanız gerekebilir ve tam bir tedavi süresi 3 ila 6 ay arasında sürebilir. 3 – 4 hafta boyunca düzenli kullanmanıza rağmen sivilcelerinizde iyileşme görmüyorsanız veya daha fazla şiddetleniyorsa doktorunuzla konuşun. Akela Forte Jel Yan Etkileri Bu jel genellikle tıbbi müdahale gerektirmeyen hafif yan etkilerden daha fazlasına neden olmaz. İstenmeyen hafif etkilerinden bazıları, kızarıklık, kaşıntı, hafif ağrı, batma – yanma hissi, pul pul döküntü, cilt kuruluğu ve ardından yağlanmadır. Akela Forte Jel kullanan çoğu kişide ciddi bir yan etki görülmez. Bu kremin faydalarının olası yan etki riskinden daha fazla olduğu için doktorunuz tarafından reçetelendiğini unutmayın. Sorumluluk reddi olarak amacımız işinize yarayacak en doğru bilgileri sunmaktır. Ancak, söz konusu tıbbi tedaviler olduğunda ilaçlar herkesi farklı etkileyebileceğinden, burada yazılanların olası yan etkiler dahil eksiksiz olduğunu garanti edemeyiz. Bu nedenle, herhangi bir ilacın kullanımında doktorunuzun veya eczacınızın talimatlarını esas alın. Kullanmadan önce kutu içinden çıkan prospektüsü anlayarak okuduğunuzdan emin olun. Bu İlacın Sivilceleri Yok Etmesi Ne Kadar Sürer? Sivilcelerinizden kurtulmak için 3 ila 4 ay boyunca Akela Forte eritromisin veya benzer bir antibiyotik tedavisi kullanmayı beklemelisiniz. İlk haftalarda veya günlerde iyileşmeler görebilirsiniz, ancak ilacı belirtilen şekilde uygulamaya devam edin. Şiddetli akne vakalarında dört aydan fazla kullanmanız gerekebilir. Eritromisin topikal tedavilerini 12 hafta boyunca veya doktorunuzun önerdiği süre boyunca günde 2 kez sabah – akşam uygulayın. Eritromisin sivilce için tek seçeneğim mi? Topikal olarak cilde uygulanan eritromisin sivilceler için tek başına kullanılabilen bir tedavi olsa da tek alternatifiniz değildir. Aslında, tretinoin ve eritromisinin bir arada kombinlendiği Eritretin Jel gibi daha etkili olabilecek farklı seçenekleriniz vardır. Kaynak Topikal eritromisin yalnızca akneye neden olan bir faktörü hedefler; bakteriler. Cilt hücrelerinin anormal şekilde dökülmesi ve gözenek tıkanıklıklarının gelişmesi gibi akne patlamalarından sorumlu olan başka faktörler de vardır. Ancak bunlar topikal eritromisinin tam olarak ele almadığı bir şeydir. Daha da önemlisi, antibiyotik direnci, özellikle akne için topikal antibiyotikler ve eritromisin ile ilgili büyük bir sorundur. Sivilceye neden olan bakteri ilaca alışmış ve zamanla etkisiz hale gelmiş olabilir. Öte yandan, dermatoloğunuz Akela Forte Jel kullanmanızı önerdiyse başka arayışlara girmemeniz önemlidir. Zira, sizin için en uygun tedavinin ne olduğu konusunda en iyi bilgiye sahip olan doktorunuzdur. Sivilce dahil olmak üzere tüm sağlık sorunlarınızda size en iyi ve yalnızca doktorunuzun yardımcı olabileceğini unutmayın. Hamilelik ve Emzirme Döneminde Akela Forte Jel Akela Forte jelin hamile kadınlar üzerindeki etkilerini gösteren veriler yetersizdir. Bununla birlikte, gebe hayvanlar üzerinde yürütülen çalışmalarda zararlı etkiler gözlemlenmemiştir. Ancak yine de gebe kadınlarda dikkatli olunmalı ve doktor onayıyla kullanılmalıdır. Bu jelin etkin maddesi olan eritromisinin anne sütüne geçtiği bilinmektedir. Fakat, topikal olarak anneye uygulanan jelden süte geçebilecek miktar tolere edilebilir düzeydedir ve bebek üzerinde herhangi bir olumsuzluğa neden olması beklenmemektedir. Buna rağmen, emziren anneler Akela Forte kullanmadan önce doktorlarına danışmalı, uzman onayı olmadan emzirme laktasyon döneminde kullanılmamalıdır. Akela Forte içerisinde 30 gram jel bulunan alüminyum tüplerde satışa sunulur. 25 derecenin altındaki direkt güneş görmeyen serin bir yerde saklanmalı, dondurulmamalıdır. Sağlık Hunter Sendromu MPS II Nedir? Hunter sendromu, kusurlu veya hatta eksik bir enzim nedeniyle belirli moleküllerin yeterince parçalanmadığı, nadir görülen kalıtsal bir metabolik hastalıktır. Hastalığın hafif ve şiddetli seyri arasında bir ayrım yapılır. Şiddetli bir seyir durumunda, zihinsel gelişimi etkileyebilecek merkezi sinir sistemi de etkilenir… Makaleye Genel Bakış Hunter Sendromunun Tanımı Hunter Sendromuna Ne Sebep Olur? Hunter Sendromunun Belirtileri Hunter Sendromu Tedavi Edilebilir mi? Hunter Sendromu Önlenebilir mi? Hunter Sendromunun Tanımı Mukopolisakkaridoz tip II MPS II olarak da bilinen Hunter sendromu, neredeyse yalnızca erkek çocukları etkileyen ve yaşamı tehdit eden kalıtsal bir hastalıktır. Vücudun herhangi bir bölümünü etkileyebilir ve çeşitli şikayetlere neden olabilir. Belirtiler her hasta için farklıdır. Bu nedenle, hastalığın tek bir tipik seyri yoktur. Hunter sendromu, mukopolisakkaridozlar veya MPS hastalıkları grubuna aittir. Bir enzimin hatalı veya tamamen eksik üretimi nedeniyle, belirli metabolitler mukopolisakkaritler veya glikozaminoglikanlar doğru şekilde parçalanamaz. Parçalanmayan mukopolisakkaritler hücrelerde birikir ve bu da bozukluklara ve bazen ciddi semptomlara yol açar. Birikintiler birçok farklı vücut hücresini etkileyebilir ancak çoğu zaman iskeleti, merkezi sinir sistemini, iç organları, cildi ve kalbin iç astarını etkiler. Kaynak Hunter Sendromuna Ne Sebep Olur? Hunter sendromuna X kromozomundaki bir mutasyon neden olur. İduronat-2-sülfataz enziminin sentezi için gen kusurludur. Enzim ya hiç sentezlenmez ya da sadece sınırlı bir etki ile sentezlenir. İduronat-2-sülfataz, sülfat grubunun dermatan ve heparin sülfattan ayrılmasından sorumludur. Sağlıklı bir insanda, glikozaminoglikanlar, iduronat-2-sülfataz enzimi tarafından parçalanır. Hunter hastalığından etkilenen hastalarda, iduronat-2-sülfatazın yetersiz aktivitesi, sürekli artan glikozaminoglikan birikintilerine yol açar. X’e bağlı kalıtım nedeniyle, neredeyse sadece erkek çocuklar bu hastalıktan etkilenir. Hunter sendromu, X kromozomundaki kusurlu bir gen yoluyla çocuğa aktarılır. Kızlar iki X kromozomuna sahiptir. Bununla birlikte, erkeklerin bir X kromozomu ve bir Y kromozomu vardır. Y kromozomunu hep oğullarına geçirdikleri için hastalık babadan oğula geçmez. Hastalıklı babaların tüm kızları, her zaman babalarının X kromozomunu aldıkları için kusurlu gen varyantının taşıyıcılarıdır. Hunter Sendromunun Belirtileri Hunter sendromunun belirtileri ve seyri karmaşıktır. Hastalığının belirtileri, ne kadar hızlı ilerledikleri ve ne kadar şiddetli olduklarına bağlı olarak her insan için farklıdır. Belirtilerin çoğunun yaygın çocukluk hastalıkları olduğunu bilmek önemlidir. Hunter sendromunu işaret edebilecek şey bunların birleşimidir. Tüm hastalarda tüm belirtiler görülmez ve bunlar da farklı hızlarda ilerler. Bu nedenle, hastalığın tüm hastalar için aynı olan klasik bir seyri yoktur. Hunter sendromunun nöronopatik olmayan ve nöronopatik olan şeklinde iki tipi vardır. Her iki tipin de özelliği, genişlemiş karaciğer ve dalak, solunum yollarının tekrarlayan enfeksiyonları ve derinin kalınlaşmasıdır. Ayrıca, yüz hatlarında kabalaşma, büyüme bozuklukları ve eklem hareketlerinde kısıtlılık fark edilebilir. Hunter sendromu aynı zamanda işitme ve görme bozukluklarına da yol açabilir. Nöronopatik seyir genellikle yaşamın 2 ila 4 yaşları arasında belirtiler gösterirken, nöronopatik olmayan daha hafif seyirde belirtiler genellikle daha sonra çocuklukta kendini göstermeye başlar. Hunter Sendromu Tedavi Edilebilir mi? Hunter sendromu genetik bir hastalık olduğu için nedensel bir tedavi mümkün değildir. Bazı vakalarda kök hücre nakli olasılığı mümkündür. Bir tedavinin başarısı hastadan hastaya değişir. Ayrıca şiddetine de bağlıdır. Eksik enzimin dışarıdan infüzyon yoluyla vücuda verildiği enzim replasman tedavisi de mevcuttur. Bu terapi ile normal bir yaşam beklentisi elde edilebilir. Tedavi ömür boyu sürmelidir. Erken teşhis ve tedaviye erken başlanması ve terapinin tutarlı bir şekilde uygulanması tedavinin gidişatını olumlu yönde etkileyen önemli faktörlerdir. Ancak ileri vakalarda, terapi bazen artık umut verici değildir. Buradaki amaç semptomları hafifletmektir. Hematopoetik kök hücre nakli veya gen tedavisi gibi yeni araştırılan tedavi biçimleri, şu anda deneysel olarak kabul edilmektedir. Hastalığın seyri hastadan hastaya çok değişkendir. Ancak hastalık tedavi edilmezse, ağır vakalarda beş yaşından önce ölüme neden olabilir. Bununla birlikte, özellikle nöronopatik olmayan Hunter sendromu türleri, enzim replasman tedavisi ve ortaya çıkan hastalığın semptomlarının tedavisi ile birlikte çok iyi bir şekilde tedavi edilebilir. Nörolojik şikayetlerde hedefe yönelik fizyoterapi ve fiziksel aktivite genel durumu olumlu yönde etkileyebilir. Jimnastik ve yüzme gibi nazik sporlar, etkilenen uzuvların hareketliliğini korumaya veya geliştirmeye yardımcı olur. Akut kalp yetmezliği gibi tıbbi acil durumlar, Hunter sendromunda sıklıkla ortaya çıkabilir. Sağlıklı bir yaşam tarzı ve diğer hastalarla konuşma ile desteklenen kapsamlı terapötik tedavi, hastanın yaşam kalitesini iyileştirebilir. Kural olarak, etkilenenlerin semptomlar, şikayetler, nedenler ve sonuçlar hakkında yeterince bilgi sahibi olmaları hastalıklarıyla daha iyi başa çıkmalarına yardımcı olur. Hunter Sendromu Önlenebilir mi? Hunter sendromunu önlemek mümkün değildir. Kalıtsal bir hastalıktır. Ailede daha önce bu hastalık vakaları ortaya çıkmışsa ve çocuk sahibi olma isteği varsa, riskin değerlendirilebilmesi için genetik danışmanlık alınmalıdır. Prenatal genetik testler de mümkündür. Hastalık zaten mevcutsa, kapsamlı muayenelerin yapılması önemlidir. Amniyotik sıvı testi ve koryon villus biyopsisi, hamilelik sırasında Hunter hastalığı geninin bebekte kusurlu olup olmadığını belirlemek için de kullanılabilir.

beyinde ürperti hissi ve karincalanma neden olur